Ücretsiz üyelik için mesaj atabilirsiniz veyahttp://www.huncalife.com.tr/Default.aspx… tıklayarak kaydınızı yapabilirsiniz. Ekibimize katılın sizde kazanın.
18 Haziran 2016 Cumartesi
Etiketler:
bitkisel,
evde iş,
hunca,
huncalife,
para kazan,
roll on,
ter kokusu
Ücretsiz üyelik için mesaj atabilirsiniz veyahttp://www.huncalife.com.tr/Default.aspx… tıklayarak kaydınızı yapabilirsiniz. Ekibimize katılın sizde kazanın.
Etiketler:
BB krem,
evde iş,
hunca,
huncalife,
para kazan
Ücretsiz üyelik için mesaj atabilirsiniz veyahttp://www.huncalife.com.tr/Default.aspx… tıklayarak kaydınızı yapabilirsiniz. Ekibimize katılın sizde kazanın.
6 Mart 2016 Pazar
2 YAŞ SENDROMU VE YAPILMASI GEREKENLER
2 YAŞ SENDROMU
Aslında 2 yaş sendromu 1. yaşta başlayıp ailenin tutumuna göre birkaç ayda da bitebilen ama hatalı tutuma bağlı olarak yıllarca da sürebilen bir süreçtir. Bir bebek 9-10 aylıktan itibaren yavaş yavaş özerklik dönemine girer. Aşağıda okuyacaklarınız, 13 aylık olan bebeğinizde hiç başlamamış olabilir. 2 yaş sendromunu oluşturan davranış değişikliklerinin tümü de aynı anda ortaya çıkmayacaktır. Üstelik kişilik yapısına göre bazıları şiddetli, bazılarıysa hafif olacaktır. Ama illa ki bunlar az ya da çok, erken ya da geç…. mutlaka olacaktır. Şimdiden hazırlıklı olun!
Burada önemli olan sizlerin nasıl tepki vereceğinizdir. Eğer TUTUM DEĞİŞİKLİĞİNİZİ uygun yaparsanız, kendi içinizde tutarlı ve istikrarlı olursanız, aile içinde de uyumlu davranış ve tutum sergilerseniz 17 yaşına geldiğinde camları yumruklayarak size motosiklet aldırmak isteyen bir oğlunuz olmaması için doğru yola girmiş sayılırsınız.
AİLE BÜYÜKLERİ, LÜTFEN BUNLARI OKUYUN
Çocuk büyütme ve ona terbiye, ahlak vs verme görevi esasen anne-babanındır. Biz büyükler torunlarımızı sadece seveceğiz… Anne babaya da lojistik yardımımız olacak, o kadar. Torunlarınızı anne babanın uygun gördüğü şekilde yetiştirmek zorundasınız. “Biz sizi böyle mi yetiştirdik?” dediğinizi duyar gibi oluyorum… Siz kendi çocuklarınızı yetiştirdiniz, bitti. Şimdi sıra onların kendi çocuklarını yetiştirmesi sırası.
Çocuk büyütme ve ona terbiye, ahlak vs verme görevi esasen anne-babanındır. Biz büyükler torunlarımızı sadece seveceğiz… Anne babaya da lojistik yardımımız olacak, o kadar. Torunlarınızı anne babanın uygun gördüğü şekilde yetiştirmek zorundasınız. “Biz sizi böyle mi yetiştirdik?” dediğinizi duyar gibi oluyorum… Siz kendi çocuklarınızı yetiştirdiniz, bitti. Şimdi sıra onların kendi çocuklarını yetiştirmesi sırası.
Anne babalar:
Kendi aranızda eşgüdümlü ve uyumlu olun. Birinizin hayır dediğine diğeriniz evet demesin. Ayrıca tepkileriniz de eşdeğerde ve ortak olsun. Bazı ailelerde gördüğüm bir hata var ki ne olur sizler yapmayın. Mesela, A.P. adlı 21 aylık oğlan çocuğu bardaktaki suyu anne babasının gözü önünde yere dökünce anne öfkeyle baba da gülerek kızıyor… Aslında ikisi de kızıyor ama bebek babanınkini gülme anneninkini de öfke olarak algılıyor. Bir bebek gibi düşünün, bardaktaki suyu döktüğünüzde anne babanız bu şekilde tepki verse, suyu dökmenin yanlış bir şey olup olmadığını nasıl öğrenebilirsiniz?
Kendi aranızda eşgüdümlü ve uyumlu olun. Birinizin hayır dediğine diğeriniz evet demesin. Ayrıca tepkileriniz de eşdeğerde ve ortak olsun. Bazı ailelerde gördüğüm bir hata var ki ne olur sizler yapmayın. Mesela, A.P. adlı 21 aylık oğlan çocuğu bardaktaki suyu anne babasının gözü önünde yere dökünce anne öfkeyle baba da gülerek kızıyor… Aslında ikisi de kızıyor ama bebek babanınkini gülme anneninkini de öfke olarak algılıyor. Bir bebek gibi düşünün, bardaktaki suyu döktüğünüzde anne babanız bu şekilde tepki verse, suyu dökmenin yanlış bir şey olup olmadığını nasıl öğrenebilirsiniz?
Ya da şimdi olmaz değiniz bir şeye daha sonra izin verirseniz, çocuk neyin doğru olacağına nasıl öğrenecek? Şimdi ne oldu da ya da ne değişti de ‘ olmaz’ dediğinize ‘evet ‘ dediniz?
2 yaş sendromu bir ruh hastalığı mıdır?
Bu süreç aslında doğal bir gidişattır. Bebeğin hareketlenmesi, bize bağlı kalmadan kendi kendine yürümeye çalışması, kendi kendine yemek yemeyi istemesi 2 yaş sendromunun ilk işaretleri. Dikkat ederseniz 2 yaş sendromuyla beraber bebek bağımsızlaşmaya başlıyor; psikoloji terimiyle “özerklik kazanıyor”. İştahsızlık olarak yorumlansa da kendi kendine yemek istemesi de bunun bir parçası.
Bu süreç aslında doğal bir gidişattır. Bebeğin hareketlenmesi, bize bağlı kalmadan kendi kendine yürümeye çalışması, kendi kendine yemek yemeyi istemesi 2 yaş sendromunun ilk işaretleri. Dikkat ederseniz 2 yaş sendromuyla beraber bebek bağımsızlaşmaya başlıyor; psikoloji terimiyle “özerklik kazanıyor”. İştahsızlık olarak yorumlansa da kendi kendine yemek istemesi de bunun bir parçası.
Bu süreçte bebekler hem daha fazla alanda gezmeye hem de daha çok muzırlık yapmaya çalışıyor. Bu muzırlıklardan bazıları her şeyi kurcalama, anlamaya çalışma, merak, etrafında yaşayan insanları kışkırtıcı tarzda davranışlar, inatlaşma ve tutturma, şiddete eğilim. Hepsi de iki yaş sendromunun birer parçası olan bu davranışların her birini ayrı ayrı inceleyip örneklerle açıklamaya çalışacağım.
Yumruklarını sıkıp dişlerini göstererek “hırrrrr” yapıyor.
Ne demeye çalışıyor? Ben buradayım, atık BEN diye birisi var, bir bireyim… Neden böyle yapıyorsun? diye sormayın, kızmayın, gülmeyin, karşılık vermeyin… Her hırlayışında karşılık verirseniz gene yapacaktır.
Her şeyi elleyip kurcalıyor, her şeye CISS diyecek miyiz?
Sakın her şeyi “cıss” diyerek önünden kaldırmayın; elinden almayın. “O cıss, bu cısss, kalem cıss, kumanda cısss, telefon cıssss…. Öf beeeee; ben de her şeyi ellerim beeeee” der o zaman, değil mi? Kurcalayıp merakını tatmin edecek kadar ve kırılmayacak eşyalarla oynamasına izin verin. Ellediğinde kendine ve eşyaya zarar vermiyorsa ellesin, dokunup algılasın ağzına götürsün. Cıss sözcüğünü bence sadece tehlikeli olabilecek, sıcak, keskin cisim veya elektrikli cihaz vs için kullanın.
Sonuçlarını yaşamasına izin verin:
Sıcak bir fincanı ellerse ne olacağını deneyerek öğrensin. O sırada açıklayın: ”Bak, bu bardak sıcak, ufff…” Ama elbette 220 volt elektrik çarpıp aklı başına gelsin diyemezsiniz.(!!!!)
Sıcak bir fincanı ellerse ne olacağını deneyerek öğrensin. O sırada açıklayın: ”Bak, bu bardak sıcak, ufff…” Ama elbette 220 volt elektrik çarpıp aklı başına gelsin diyemezsiniz.(!!!!)
Sınır koyun.
Ancak her şeyi elleyemeyeceğini de bilsin. Kurcalamasına asla izin vermeyeceğiniz şeyleri kaldırın, evinizi ona göre düzenleyin ve kişisel eşyalarınızı (gözlük vs) alamayacağını anlayana kadar defalarca “hayır” diyerek ve hayır’ın anlamı olan, izin vermeme eylemini de gerçekleştirerek sınırı koyun. ’HAYIR’INIZ GERÇEKTEN ‘HAYIR’ OLSUN! (Bazı ailelerin “hayır” dediği halde hayır dedikleri şeye izin verdiklerini görüyorum; “hayır”ın inandırıcılığı kalmıyor o zaman)

Başlangıçta “hayır” dediğiniz şeye, o ağlayıp sızlanınca, dayanamayıp evet demek zorunda kalmayın. Renkli bir cam bardağı alıp oynamak isterse izin vermeyip bağırtmak yerine alternatif sunabilirsiniz. “Bak burada ne kadar değişik bir çiçek var” diye dikkatini çok alakasız bir şeye çekip, az önce ağlayarak istediği cam bardağı da fark ettirmeden kaldırıverirsiniz.
Ağlayarak bir şeyler elde etmesine izin vermeyin, ağlaması prim yapmasın yani…
Peki dikkat dağıtmak da işe yaramazsa ne olacak? Ağladı ağladı sonunda dayanamayıp istediği renkli cam bardağı eline verdiniz… İşte buuuu. (!!!!) Bebek sizi çözdü. Sırada ne var? Siz onun istediğini yapana kadar ağlama gücü verdiniz ona…
Kendine ait bir kurcalama çekmecesi veya kutusu olsun.
Birçok ailenin şikâyeti şu: Bebeğimiz hep çekmece ve dolapları kurcalıyor, ne var ne yok boşaltıyor… Peki bebeğinize özel bir çekmece veya bir dolap kapağı ayarlamayı deneseniz? Tabii ülkemizin gerçeklerini de düşünmek gerek. 2 oda 1 salon tıkış tıkış yaşanan bir evde hele de ikiz çocuklar varsa bu çok zor bir şey ama eğer olanak varsa denemeye değer…
O zaman “burası benim çekmecem (veya dolabım) sen burayı değil kendi dolabını karıştır” demek şansınız olur.
Elbette onun dolabına da kendi ıvır zıvırınızı doldurun ve sık sık eşyaları değiştirin ki devamlı bir cazibe kaynağı olsun.
Suç aletine ulamazsa suç da işleyemez!
Kalemle duvarları çizen 15 aylık bir bebek düşünün… Bunun yanlışlığını nereden bilsin? Kağıda yazmaktan daha zevklidir duvara yazmak. Siz de ya eline kağıt verin masada yazıp çizsin, karalasın. Ama eğer duvarları karalarsa kalemleri elinden alın ve büyüyene kadar eline vermeyin. Suç aleti olmazsa suç da olmaz!
Kalemle duvarları çizen 15 aylık bir bebek düşünün… Bunun yanlışlığını nereden bilsin? Kağıda yazmaktan daha zevklidir duvara yazmak. Siz de ya eline kağıt verin masada yazıp çizsin, karalasın. Ama eğer duvarları karalarsa kalemleri elinden alın ve büyüyene kadar eline vermeyin. Suç aleti olmazsa suç da olmaz!
Sizi tahrik etmesine izin vermeyin, bazı şeyleri görmezden gelin.
Görmezden gelebileceğiniz şeyler var, tepki göstermeyin ki o da tahrik olmasın… Mesela burun karıştırabilir. E(eee) karıştırsın… Ne olur sanki? Siz ona “Burnunu karıştırma, bu yanlış bir şey” dediğinizde hemen anlayıp vaz geçecek ve ömrü billah bir daha burun karıştırmayacak mı sanıyorsunuz? Ya da terlikleri ısırma örneğini verelim. Kafanızı çevirin, göz teması kurmayın, ilgilenmeyin, dişinizi sıkın. Birkaç defadan sonra vazgeçecektir. Ama “yapma” derseniz daha çok yapar, engellenmiş olmanın sıkıntısı onu tahrik eder.
Görmezden gelebileceğiniz şeyler var, tepki göstermeyin ki o da tahrik olmasın… Mesela burun karıştırabilir. E(eee) karıştırsın… Ne olur sanki? Siz ona “Burnunu karıştırma, bu yanlış bir şey” dediğinizde hemen anlayıp vaz geçecek ve ömrü billah bir daha burun karıştırmayacak mı sanıyorsunuz? Ya da terlikleri ısırma örneğini verelim. Kafanızı çevirin, göz teması kurmayın, ilgilenmeyin, dişinizi sıkın. Birkaç defadan sonra vazgeçecektir. Ama “yapma” derseniz daha çok yapar, engellenmiş olmanın sıkıntısı onu tahrik eder.
ŞİDDETE EĞİLİM
2 yaş sendromunun bir parçası da şiddete eğilimdir. İlk şiddet gösterdiği de ne ironiktir ki, kendisidir. Kafasına vurma, kendi saçını çekme, hatta yere çöküp kafasını yere vurma… Ne acı değil mi? Ya da komik? Artık siz nasıl yorumlarsanız… İlgi çekmek için, istediği olsun diye ne güçlü bir şantajdır o: “kendime acı veririm haaa!” Eğer görmezden gelirseniz, umursamazsanız o kendi kendinin saçını başını yolduğuyla kalır, 1-2 kez daha deneyecek sonra da vazgeçecektir. Veya ilgi gösterin: “Aaaa, neden yapıyorsun? Ne istiyorsun söyle” deyin bakalım, ne oluyor?
2 yaş sendromunun bir parçası da şiddete eğilimdir. İlk şiddet gösterdiği de ne ironiktir ki, kendisidir. Kafasına vurma, kendi saçını çekme, hatta yere çöküp kafasını yere vurma… Ne acı değil mi? Ya da komik? Artık siz nasıl yorumlarsanız… İlgi çekmek için, istediği olsun diye ne güçlü bir şantajdır o: “kendime acı veririm haaa!” Eğer görmezden gelirseniz, umursamazsanız o kendi kendinin saçını başını yolduğuyla kalır, 1-2 kez daha deneyecek sonra da vazgeçecektir. Veya ilgi gösterin: “Aaaa, neden yapıyorsun? Ne istiyorsun söyle” deyin bakalım, ne oluyor?
Duruuun daha bitmediiii… O yavrunuz size de vuracak, saçınızı çekecek, tokadı basacak… Bunu önce bir oyun olarak yapacak ama zamanla abartacaktır. İlk vuruşunda veya ısırışında tepkinizi tam koymanız gerek. Ah, of, yapma, acıdı demek onu tahrik eder. Gülmek, yaptığının oyun olduğunu sanmasına neden olur. Kızmak da yeteri kadar etkin değildir, o an yapmaktan vazgeçse de bilenir, yeniden yapar. Peki ne yapalım ki bundan bir ders alsın, neden mahrum edelim? Ne yapmalıyız ki bu yaptığının yanlış olduğunu anlasın? “Yapma” mı diyelim? Dövelim mi?
Onu öyle bir şeyden mahrum edelim ki yaptığının yanlış olduğunu anlasın. O mahrum olacağı şey sizin ilginiz olmalı. Hiç tepki göstermez, göz teması kurmaz, gülmez veya kızmazsanız, o yokmuş gibi davranırsanız önce afallayacaktır. Sonra bir iki kez daha dener, sizi, diğer büyükleri tek tek dener. Her defasında herkesten aynı tepkiyi alırsa vazgeçer.
Yaşıtlarına şiddet
İlerleyen aylarda da arkadaşlarına ve yaşıtların şiddet eğilimi olabilir. Parkta oynarken bir çocuğu salıncaktan çekip alıverebilir. Ya da bir alış veriş merkezinde durup durduk yerde hiç tanımadığı bir çocuğun saçına asılıverir. O zaman hemen parktan veya “suç mahallinden” çocuğu alıp uzaklaştırmalı, bu arada oradan uzaklaşmanın nedeni de kendisine çok kısa ve net cümlelerle anlatılmalıdır. Daha sonraki gezilerin öncesinde de çocuğunuza eğer arkadaşlarına zarar verirse onu gene oradan uzaklaştıracağınızı söyler ama sözünüzde de durusanız şiddein yanlışlığını öğrenmiş olur. ALINTI...
İlerleyen aylarda da arkadaşlarına ve yaşıtların şiddet eğilimi olabilir. Parkta oynarken bir çocuğu salıncaktan çekip alıverebilir. Ya da bir alış veriş merkezinde durup durduk yerde hiç tanımadığı bir çocuğun saçına asılıverir. O zaman hemen parktan veya “suç mahallinden” çocuğu alıp uzaklaştırmalı, bu arada oradan uzaklaşmanın nedeni de kendisine çok kısa ve net cümlelerle anlatılmalıdır. Daha sonraki gezilerin öncesinde de çocuğunuza eğer arkadaşlarına zarar verirse onu gene oradan uzaklaştıracağınızı söyler ama sözünüzde de durusanız şiddein yanlışlığını öğrenmiş olur. ALINTI...
Kaynak: Uzman Doktor Erdem UZUNOĞLU
4 Mart 2016 Cuma
ESKİ KAZAKLARDAN YASTIK NASIL YAPILIR
ESKİ KAZAKLARDAN YASTIK NASIL YAPILIR
Eski kazaklarınız dan çok şık yastık kılıfları yapılabilineceğini biliyormuydunuz. İşte bu günkü konumuz eski kazakları nasıl değerlendirebiliriz. Evinizdeki eskiyen eşyaların hiç birini çöpe atmayın. Çünkü eskimiş olan eşyaları geri dönüşüm olarak evinizde değerlendirebilirsiniz.
Bir çok bayan geri dönüşüm projelerine merak sarmış durumdadır. Sizlerde koltukların üzerinde şık durabilecek bir çok dekoratif yastık kılıfları yapabilirsiniz.
Evinize gelen arkadaşlarınıza kendinizin yapmış olduğu yastıkları gösterebilirsiniz. Eski kazaktan yastık kılıf yapmak çok kolaydır. Bir çok bayan sürekli yeni kıyafetler almak ister.
Özellikle bir sene önce almış olduğu kazakları artık giymek istemezler. Bu gibi durumlarda kesinlikle kazakları çöpe atmayın. Elbetteki eskiyen kazaklarınız elde kalabilmektedir.
Çevrenizde ihtiyaç durumu olan kişilere de verebilirsiniz. Eğer böyle kişiler yoksa evinizde yastık yapımında değerlendirebilirsiniz. Sadece kazaklar değil hırka modelleri de yastık kılıfları için uygun olacaktır.
Eskimiş olan kazağı yastığın boyuna göre güzelce kesin. Daha sonra kesilen kısmı birleştirip dikebilirsiniz. İster fermuar isterseniz renkli düğmeler dikerek çok hoş görünmesini sağlayabilirsiniz. Bayanlar sizlerde yaratıcı fikirlerinizi kullanın. Eviniz için harika dekor ürünleri yapabilirsiniz. ALINTII .....
1 Şubat 2016 Pazartesi
Cocuğunuzun Beynini Geliştirecek 10 Yöntem
Oktay Aydın, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü’nde öğretim üyesi. “Beyin ve öğrenme ilişkileri”, “Zeka ve zekanın geliştirilmesi”, “Üstün zekalı çocukların eğitimi” konuları ihtisas alanı olan Yard. Doç. Dr. Oktay Aydın’ın anlattıkları çocukların eğitimi konusunda anne babalara bir rehber niteliğinde…
İnsan beyninin 10 yaşına kadar sünger kıvamında olduğunu ve bu dönemde temel yetenek ve becerilerle ilgili her şeyi emdiğini söyleyen Yard. Doç. Dr. Oktay Aydın bu dönemin çocukların içindeki potansiyeli açığa çıkarma ve yükseltmek için çok önemli olduğunu vurguluyor. Yani çocuğun beynini bir santral gibi düşündüğümüzde bu santrali 50 hatla kullanmak yerine bin hatlık bir merkeze dönüştürmek mümkün. Ancak bunu yaparken beynin nasıl işlediğini çok iyi bilmek gerektiğini belirten Aydın “Okul öncesi süreçte aklına gelen her davranışı yapmaya çalışan çocuk, ilköğretim döneminde daha mantıklı ve kontrollü davranışlar geliştirir. Bunu sadece büyüme ile açıklamak mümkün değil. Aslında buradaki değişikliğin sağ ve sol beyindeki tepkilerden kaynaklandığını bilmek ebeveynlerin yapacağı pek çok yanlışı da önleyebilir. Çünkü beyni bilmeden çocuğun davranışlarını yorumlamak pek çok hataya neden oluyor. Çocuğun birçok davranışı ile ilgili ‘vurdumduymaz, saygısız, saldırgan, tembel vb.’ nitelemeler yapılabilir. Oysa bu tepkiler çocuğa özgü değil, bulunduğu yaşa uygun davranışlar” diyor. İşte Aydın’ın tavsiyeleri…
1- Ardışık rakamlarla işlem yaptırın
Okul öncesinden başlayıp ilkokulu bitirinceye kadar çocuklara oyunlaştırılmış ortamlarda dikkat ve bellek çalışmaları yaptırılmalı. Dikkat ve bellek çalışmaları sanılanın aksine sadece bu konuda sorun yaşayan çocuklar için değil, bu yaştaki tüm çocuklar için gerekli. Ardışık olarak verilen sayı ve sözcük kümelerini tekrar etmek. (Örneğin, 3-0-9-8, araba-toprak-masa-deniz gibi. Giderek sayı ve sözcük sayısı artırılarak uygulama devam ettirilebilir.) İki resim arasındaki farkları bulmak. Anlamsız cümleleri söyleyip tekrarlamasını istemek gibi uygulamalar yapılabilir. (Örneğin, “Gökyüzünde yürüyen evin yaprakları mutluydu.”)
2- Parmaklarıyla değil akıldan hesap yaptırın
Akıldan hesaplama egzersizleri de beyin açısından oldukça etkili. Çocuğun yaşına uygun yönergeler verin ve hesaplamayı parmaklarıyla değil, akıldan yapmasını isteyin. Uygulamayı, zorluk düzeyini artırarak ve zenginleştirerek tekrarlayın. “İki elman var, iki elma da ben verirsem, kaç elman olur?” “Üç elman var, ikisini ben alıp yesem, kaç elman kalır?” “Dört elman var, birini ben yedim, birini de arkadaşın yedi, toplam kaç elman kalır?” “Beş elman var, iki elma daha verdim, bir elmanı da arkadaşına verdin, kaç elman olur?” “28+12+7=?” “33-6+5=?”
3- Ses ve görüntüsünü kaydedip izletin
Çocuğun günlük bir faaliyetini, oyununu, hareketini görüntülü olarak kaydedip daha sonra izlettirin. Bu çocuğun kendini dışarıdan görmesi ve izlemesini sağlar. İzleme sürecinde, olumsuz herhangi bir yorumun yapılmaması son derece önemlidir. Sadece, çocuğun kendisi ile ilgili söylediği şeyler olursa dinleyin ve söylediklerinin özünü ona tekrar edin. Ya da belirli bir konuyu öğrenme aşamasındayken, konuyu sesli olarak okuyarak veya anlatarak ses kayıt cihazına kaydedin ve dinlemesini sağlayın. Böylece, okurken/anlatırken ve kendi sesinden dinlerken tekrar tekrar öğrenme gerçekleşir. Ayrıca, uygulama çocuklara ilgi çekici geldiğinden ders çalışma motivasyonlarını da artırıyor. Kendi sesimizi dinlemenin yaratacağı sempati de öğrenme sürecimizi kolaylaştırıcı bir başka etkendir. Uygulamanın bir başka şekli de, tanıdığı, sevdiği kişinin konuyu okurken ya da anlatırken kaydedilmesi ve onun izlenmesi yolu ile olabilir.
4- Sözcükleri tersine çevirerek okutun
Tersine çevirme işlemi zorlayıcı olduğu için beyni geliştirir. Sözcükleri, verilen sayıları, işlemleri, olayları, hareketleri vb. tersine çevirin. Mesala “araba” sözcüğünü ya da “8-2-5 sayılarını” tersten okumasını isteyin. Çocuğunuzla “20’den geriye doğru 2’şer say” “56’dan geriye 7’şer say” “Labirenti sondan başa doğru çizerek tamamla” gibi alıştırmalar yapabilirsiniz.
5- Anlattıklarının resmini çizdirin
Beyin girdi-işlem-çıktı süreci ile çalışıyor. Dışarıdan gelen bilgiler üzerinde bir dizi işlem yapan beyin, onları konuşma, yazma, okuma, hareket etme vb. çıktılara dönüştürüyor. Baktığı resmi anlatma, anlatılan öykünün resmini yapma, resimde gördüklerini canlandırma, dinlediği şarkının resmini yapma gibi pratikler beynin kapasitesini artırıyor.
6- İsteklerinizi tekrarlatın
Çocuklar, çoğu zaman kendisinden yapılması istenen şeyi ya hatırlayamaz ya da nasıl yapacaklarını şaşırırlar. Bu nedenle dinleme, işitsel dikkat, sıralama gibi becerilerinin gelişimini sağlamak için onlara bir ile dört aşamalı isteklerde bulunun ve bu isteklerinizi tekrar etmesini isteyin. Örneğin: “İstersen önce kitabını çıkarıp resim yapabilir, sonra oyuncaklarınla oynayabilirsin” gibi bir yönerge verdikten sonra “Hadi tekrar et bakalım senden ne yapmanı istedim” deyin.
7- 5N1K kuralını uygulayın
Kitap okuma çocukların gelişimleri açısından çok önemli. Ancak, kitabı sadece okumak yeterli değil. Okuma, beyne girdi sağlıyor ama çıktı sağlamıyor. Oysa beyin çıktılarla daha fazla geliştiği için okunan metnin anlatılması çok daha etkili. Okumalarda kısa metinden başlayıp aşamalı olarak uzun metinlere doğru gidilmelidir. Çocuğunuzdan öncelikli olarak serbest anlatma (çocuğun kendi istediği gibi anlatması) değil, yapılandırılmış anlatma (5N1K) yapmasını isteyin. Böylece, çocuğun zihninde belirli bir okuma sistematiği kodlanmış oluyor. Bu okuma ve anlatma sistematiği yerleştiğinde, çocuğunuz görsel (metni okuyabiliyorsa) ve işitsel dikkati (metin kendisine okunmuşsa), okuduğunu anlama becerileri gelişiyor ve kısa süreli hafızası daha da güçleniyor.
8- Öğrendiklerini bir arkadaşına anlatsın
Öğrenmenin en iyi yolu öğretmedir. Beynimiz, dışarıdan gelen birçok bilgiye lokal bölgelerle tepki verirken öğretme eyleminde neredeyse topluca tepki veriyor. Bu nedenle, çocuğunuzla bir arkadaşını “öğrenme/öğretme partneri” olarak tanımlayın. Derslerden sonra çocuğunuz, partneri olan arkadaşıyla öğrendiklerini paylaşsın ve ona aklında kalanları anlatsın. Öğrendiklerini arkadaşına anlatırken beyni daha yoğun şekilde harekete geçecek ve öğrenme kapasitesi belirgin şekilde artacaktır.
9- Baktığı resmi canlandırsın
Beynimize gelen uyarıcıların büyük çoğunluğu görsel alana (occipital lob) ulaştığı için öğrenmede görsel unsurlar son derece önemli. Etkili öğrenme için etkili görsel canlandırmalar yapılması gerekiyor. Çocuğunuza gözleri kapalıyken bir öykü, konu okuyun ya da anlatın. Bu anlatım süresince gözlerini hiçbir şekilde açmamasını isteyin. Konu bittiğinde, öykü ya da konu ile ilgili sorular sorun. Gözlerini açmadan bunlara yanıt vermesini isteyin. Bir başka uygulamada da çocuğunuza belirli bir resim, şekil, tablo, grafik, formül, obje göstererek belli bir süre bakmasını isteyin. Baktığı şeyin zihinsel olarak “fotoğrafını çekmesini” söyleyin. Daha sonra gözlerini kapatarak az önce baktığı şeyi zihninde görüntülü olarak canlandırmasını isteyin.
10- Hoş kokan odada ders çalışsın
Koku, beyinde duyguların merkezi olarak tanımlanan limbik sistemi doğrudan etkilediği için kendi başına olumlu ya da olumsuz bir duyguyu harekete geçirebilir ve buna bağlı olarak tepkilerimizi de etkileyebilir. Güzel ve hoş kokular olumlu duyguları, rahatsız edici kokular ise olumsuz duyguları tetikler. Koku çocukların ders yaptığı ortamlarda olumlu bir uyarıcı olarak kullanılabilir. Çocuğun kokulara karşı sağlığını etkileyecek bir hassasiyeti yoksa, ders çalıştığı odaya çalışmadan önce hoşuna giden bir koku sıkılarak olumlu duyguları harekete geçirilebilir.
Okul öncesi çocukların sağ beyni çalışır
Okul öncesi ve ilkokul dönemi çocuklarının temel farklılıklarından biri de düşünme şekli. Okul öncesi çocuklarda sağ beyin baskın olduğu için, kurallara bağlı kalmaksızın düşünürler. Akıllarına geleni söylerler. İlkokula gelindiğinde ise düşünce yapısında da gelişmeler olur ve çocuk daha mantıklı, kurallı düşünme becerisi geliştirir. Bu çocuklar genelde daha akıllıca konuşan, dili daha iyi kullanabilen, gerçeği algılamada daha başarılı olan bir performans sergiler. Bu beceri de daha çok sol beynin bir fonksiyonudur. Eğitimsel açıdan her iki beyni koordineli şekilde kullanmak en iyi olanıdır. Ebeveynlerin ve öğretmenlerin, çocuklara, her fırsatta sağ ve sol beyin yarıkürelerini birlikte çalıştıracak etkinlikleri yaptırmaları gerekiyor. Örneğin, piyano, bateri çalmak, sağ el ile sol kulağı gösterme, sol el ile sağ ayağa dokunma gibi oyunlar, belirli bir hareketi taklit etme, yapılan bir hareketi anlatma vb. çalışmalar bu anlamda yararlı olacaktır.
Hangi yaşta hangi beceriler gelişiyor
- 0-1 yaş anadil
- 0-2 yaş görme, işitme, tat alma vb. duyular
- 1-4 yaş matematik ve mantıksal yetenekler
- 5 yaşına kadar genel zeka
- 3-10 yaş müzik yeteneği
- 0-10 yaş yabancı dil
Alın bölgesi gelişmediği için ergenler agresif oluyor
Beyin arkadan öne doğru geliştiği için en son alın korteksi (prefrontal korteks) gelişiyor ve alın korteksinin olgunlaşması 20’li yaşlara kadar devam ediyor. Ergenlik döneminde duyguları ve hareketleri baskılayan ve kontrol eden alın bölgesi tam gelişmediğinden, ergenler ilişkilerinde çatışmacı ve eleştirici bir dil kullanıyor. Kaygı düzeyleri de yüksek olduğu için agresif davranışlar sergiliyorlar. Yaş ilerledikçe bu davranışlar yerini sakin ve kontrollü hareketlere bırakıyor. Halk arasında davranışlardaki olgunlaşma olarak ifade edilen bu süreç aslında beyindeki olgunlaşmanın bir sonucu. Çocukların da doğumdan itibaren sürekli hareketli olması, içinden geçeni hemen yapmak istemesi, duygularının götürdüğü yere gitmesi ve şimdiki zamanı yaşaması gibi birçok davranışı, beynin arkadan öne doğru gelişmesinden dolayı yaşanan bir durum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)